30 Nisan 2007 Pazartesi

Kıbrıs'ı görmek lazımm......

Ben geçen hafta Kıbrıs'taydım ve gerçekten sanırım sadece denize girmek değil, tarihi yerleri gezmek için sıcaklar basmadan gidilebilecek son zamanlarda gittim.

Başta Doğu Akdeniz Üniversitesi ile hareket kazanan Magosa olmak üzere Girne ve Lefkoşe'de birçok tarihi yer gezdik.Bunlar arasında Magosa'da LALA MUSTAFA PAŞA CAMİİ,OTHELLO KALESİ(ama maalesef biraz kendi haline terkedilmiş),SALAMİS HARABELERİ, Lefkoşe'de BÜYÜKHAN,SELİMİYE CAMİİ,Girne'de ise KYBELE görme fırsatı bulduğum ve beni en fazla etkileyen yerlerdi.

Girne hareketli hayatı,restoranları ile turistler ve biz türkler için ideal bir yer. Lefkoşe ise başkent olması ile bizim Ankara kıvamında sayılabilir. Ama Magosa'nın ayrı bir güzelliği var hele Karpaz (adanın o en ince burun kısmı) ve Karpaz yolundaki Golden Beach beni gerçekten tam anlmıyla büyüledi.Denizin bu kadar fazla mavi tonu barındırabileceğini ve koca bir kış geçsede kumsalın ve denizin hiç temizlenmeden doğal olarak yaza hazır olabileceğini burayı görmeden evvel hayal bile edemezdim.

Kıbrıs'a sakinliğini de İstanbul'dan giden bir kişi olarak hayran kaldım.
Trafik ve gürültü kirliliğinden,stresten 1 haftada olsa uzak olmak, denizin mavisi ve doğanın yeşili ile başbaşa olmak insanı tazeliyor diye düşünüyorum.Ama şu da bir gerçekki bu telaşenin,koşuşturmanın ardından Kıbrıs'ta çok uzun süre barınabileceğimi de düşünmüyorum.Zaten gençlerin büyük bölümü üniversite veya sonrasında çalışma hayatı için yurtdışına ya da Türkiye'ye gitmek zorunda kalıyorlar.Adada kalanlar için ise ya baba mesleğini sürdürenler ya da kendilerine bir iş kuranlar diyebiliriz.

Bu arada yeri gelmişken bana adada bulunduğum 1 hafta boyunca sabrederek ağırlayan ve gezdiren bu güzelliklerle buluşmamı sağlayan Zorlu ailesine de (özellikle Nil'e) bir teşekkürü borç bilirim.

Aslında yazılacak çok şey var ama bence ben ne kadar yazarsam yazayım herkesin bakış açısı,ilgisini çeken şeyler farklı olacağından yeterli olmayacaktır. Ben bu yüzden size "bir yeri kendi gözünüzle görmeden yeterince biliyorum demeyin" diyorum.Ve ilk fırsatta vizeye gerek olmadan sadece kimliğiniz ile gidebileceğiniz bu yakınımızdaki güzelliği ihmal etmemenizi tavsiye ediyorum.

Ama lütfen bir kez olsun tam bir Türk gibi Kıbrıs'ı sadece bir kumar cenneti olarak değil yakın tarihimizde de yeri olan ve bugün halen mücadelesini sürdürdüğümüz oradaki dostlarımızı daha yakından tanımak adına bir destek ziyareti olarak düşünelim.


Unutmayalım ki ; "Türk'ün Türk'ten başka dostu yoktur"

13 Nisan 2007 Cuma

26. Film Festivali'nin ardından....

Sevgili dostlar,

Festivalde genelde türk filmlerine ağırlık verdim çünkü vizyona girdiği zaman izleyemediğim filmler olmuştu.

"Beynelminel","Polis","Eve Dönüş" bunlardan bazıları.Bu filmleri izledikten sonra gerçekten Türk Sinemasındaki gelişmeyi görüpte gururlanmamak mümkün değil.

Bazı konuları artık daha bir cesaretle beyaz perdeye yansıtabiliyoruz ve gişe kaygısı olmadan yönetmenler kendi istedikleri şekilde filmlerini çekebiliyorlar.
Bu yargıya varmamın sebebi izlediğim filmlerin sonunda filmlerin yönetmenlerinin izleyicilerin sorularını içtenlikle yanıtlamış olmaları ile sinema anlayışlarından açıkça bahsetmeleri.

Bu arada bu filmlerden en fazla "Beynelmilel"i begendiğimi söyleyebilirim aslında derin bir konuyu biraz yüzysel olarak anlatmış olsalarda hem eglenceli hem de sonunda bizi hüzünlendiren içi dolu bir film.

Yerli yarışmadaki birkaç film dışında çoğunu izlemiş biri olarak benim birincim Beynelminel dir.

Yabancı film olarak gittiğim filmlere gelince "Asla Elveda Deme" eglenceli bir Hint filmiydi fakat sonu uzadıkça (film 3 saatti) Türk filmi formatına kaydı ve bitti.

Bir diğer film "Eddie" ise bir acıklı otobiyogrofik filmdi.

İzlediğim son yabancı film "What a Wonderful World" Fas'ta geçen ilginç bir filmdi. Filmin konusu için başta birbirinden farklı olarak ayrı ayrı tanıdığımız kişilerin aşk hayatının kesişmesi.Kesiştiğinde ise acıklı bir son ise bizi bekliyor.

Bir festival daha sona ermek üzere bu tür organizasyonlar Beyoğlu'nu daha hoş bir hale mi getiriyor yoksa ben ilk defa bu sene bu kadar festivali içinde yaşadığım için mi bana öyle geliyor bilmiyorum.

Ama emin olduğum birşey var ki bir bu sene 26. sı düzenlenen Film Festivali'ni her geçen yıl İstanbul halkı daha fazla sahipleniyor ve yabancı izleyicilerin özellikle yerli filmlerimize ilgisini görünce festivalimizin uluslararası bir boyuta geçmeye başladığını görüyorum.

Unutmayalım ki Ulu Önder Atatürk'ün dediği gibi "Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir"

Bundan sonra Tiyatro,Müzik festivallerinde buluşmak dileğiyle...

3 Nisan 2007 Salı

İstanbul Fim Festivali biletlerinizi hala almadınız mı??

Biraz geç oldu ama biletlerimi almakta gecikince sanırım size hatırlatmada geç kaldım.
31 Mart'ta başlayan film festivali 15 Nisan Pazar gününe kadar devam edecek.Türk ve dünya sinemasından değişik ve sevilen yapımlar,belgeseller yer alıyor yine festivalde.

Bende kaçırmış olduğum Türk filmlerine bilet aldım. Bu arada gündüz seansı demişken biliyorum çoğu kişi çalışıyor ama 11-13.30 ve 16.00 seansları 2,5 YTL bunuda hatırlatmadan geçemeyeceğim yani...

Rexx dışında bütün filmler Beyoğlu'nda epeydir Taksime çıkamayanlar içinde bir taşla 2 kuş avlama fırsatı anlayacağınız.

Hadi daha geç olmadan kalan filmler için şimdiden biletinizi alın..

Bende izlediğim filmler ile ilgili yorumlarımı burada sizlerle paylaşacağımmm..

Fstivale katılacak tüm dostlara şimdiden İYİ SEYİRLERR....

DETAYLI BİLGİ:
www.iksv.org.tr

2 Mart 2007 Cuma

Evim güzel evimmm!!

Gezmek,tozmak, her haftasonu dağıtmak güzel ama her haftasonu aynı kalabalık,gürültü,alkol,sigara dumanı ve baş ağrılı sabahlar demeye başladısanız belki sizde evinizde zaman geçirmeyi özlemişsiniz demektir:)Ve Evim evimm güzel evim demeye başlamışsınızdır....

Amaa...

Düşünsenize en son hangi haftasonu bir yere yetişmek için kalkmadan ayaklarınızı uzatıp film seyrettiniz ya da gazete okudunuz??? Ya da meyve,sebze gibi yenecek şeyler dışında evinizi güzelleştirmek adına ne zaman yeni birşey aldınız??

Evettt sanırım yakın bir tarih hatırlamak için çoooookk uzun süre düşündünüz!!!

İşte bu yüzden bugün sizlere şuraya,buraya gidin önerilerinde bulunmayacağım...

Bu haftasonu bir değişiklik yapmanızı ve hazır meteoroloji haftasonu için yağışlı hava demişken çalıştığınızdan dolayı keyfini doğru düzgün sürme fırsatı bulamadığınız,yeterince vakit geçiremediğiniz evinizde kalmanız önerisinde bulunacağım

İster sevdiğinizle ister arkadaşlarınızla isterseniz yalnız başınıza evinizdeki eşyaların yerini değiştirin,tamir edilecek yerleri tamir edin,uzun zamandır düzenlemediğiniz dolabınızı,fotoğraflarınızı yerleştirmeyey vakit ayırın.


Eğlenmek tabiki çok güzel.Ve herkesin ihtiyacı....

2 haftada 1 dışarıya çıkıp,program yapılmalı diye düşünen gece kuşlarından biri olmama rağmen hepimizin çalışma hayatının akışı içinde her akşam döndüğümüz evlerimizde verimli zaman geçirmediğimizi düşünüyorum.

Evlerimizi sadece ailenin biraraya geldiği yemek yiyip,yatmak ve TV izlemek için kullandığı bir mekan olarak görüyoruz.Ve monoton bir hayat sürüyoruz.Oysa ki evin salonunda,yatak odasında,mutfak... herhangi bir bölümünde yapılacak bir değişiklik ile evimize yeni bir hava katabiliriz.Ya da evimize yeni eşyalar alarak veya eskileri kaldırarak yenilere yer açabiliriz. Böylece hem monoton ev hayatımızdadeğişiklik yapmış oluruz, hem de evimiz için birşeyler yapmış olmanın manevi huzurunu yaşarız diye düşünüyorum.Böylece evde daha fazla zaman geçirmek isteriz diye düşünüyorum.

Veyahut bu haftasonunda evinizde oturup patlamış mısır veya kestane eşliğinde DVD izlemenin ve sevdiklerinizle pasta çörek yiyerek çay içmenin keyfini sürün.Ayaklarınızı uzatarak maç veya film izleyin.Hiç olmadı kağıt,tavla,tabu...vs. oynayın. İstediğiniz gibi gazete,dergi veya kitap okuyun,isterseniz de bütün gün pijamalarınızı çıkarmayıp, yataktan çıkmayın.

Ama bir haftasonunuzu da bir yerlere yetişme,trafik stresi olmadan,aile ziyaretleri olmadan sadece kendiniz için yaşayın,evinze zaman ayırın.
İstediğiniz şeyleri yaparak evde zaman geçirmenin keyfini yaşayın.

18 Şubat 2007 Pazar

İstanbul'dan kaçmak lazımm!!

Kafanızı dinleyeceğiniz,sevgiliniz ile kaçamak yapabileceğiniz,birazcıkta olsa şehrin stres ve gürültüsünden uzaklaşmanıza yardımcı olacak öneriler sunacağımı söylemiştim...

Haftasonunu'nda bir değişiklik yapın ve bir kez olsun herşeyi geride bırakarak şehrin kalabalığından uzaklaşıp bedeninizi ve ruhunuzu aynı anda dinlendirmeyi deneyin.

Kendinizi dinleyin,yenilendiğinizi hissederek şehre döneceksiniz...

İşte havanızın değişeceği,sorunlarınızdan kısa sürede olsa uzaklaşmanıza yardımcı olacak İst'a birkaç saatlik mesafede yazın olduğu kadar kışın da keyifli anlar geçireceğinizi düşündüğüm yerlere birkaç örnek;

KIYIKÖY İstanbul’a 160 kilometre uzaklıktaki Kıyıköy, Kırklareli’ne bağlı şirin mi şirin bir köy. İstanbul’dan yola çıktığınızda Çerkezköy yolundan Saray istikametine dönerek Kıyıköy’e ulaşabilirsiniz. Saray’a vardığınızda, Kıyıköy sapağına girmeniz gerekiyor. Virajlı bir yol ama manzarası harika. Hem yolda dinlenmeniz, piknik yapmanız, temiz havayı soluyarak kafanızını dinlemeniz de mümkün.

KERPE Kandıra’ ya 10 km., İzmit’ e 50 km. uzaklıkta şirin bir Karadeniz köyü. Masmavi deniziyle, sırtını çam ormanlarına dayamış bu şirin belde yazın olduğu kadar kışın da keyifli ve sakin zaman geçirmeniz için ideal yerlerden biri.

SİLİVRİİstanbul’un 67 kilometre güneybatısında bulunan güzel bir sahil kenti olan Silivri, dört mevsim rahatlıkla ziyaret edebileceğiniz, dinlenip güzel deniz manzarasının tadını çıkarabileceğiniz, huzurlu havasında ailenizle ve sevdiklerinizle birlikte hoşça zaman geçirebileceğini bir yer.


SAPANCA Ücretli TEM Otoyolu üzerinden yola çıktıktan 1,5 saat sonra karşınıza çıkan Sapanca Gölü ve gölü çevreleyen yeşillik hemen içinizi açmaya başlıyor. Sapanca'ya trenle ulaşım da mümkün. Gelir gelmez size ilk önerim kendinizi göl kenarında bir restorana atmanız olacak.

YEDİGÖLLER Milli Parkı, 550 hektarlık bir alan. Vadiler arasındaki Büyükgöl, Seringöl ve Nazlıgöl gibi 7 tane göl, çeşit çeşit ağaçlarla çevrili. İstanbul'dan Yedigöller'e gitmenin en kolay yolu, ücretli otoyoldan ve Bolu şehir merkezi üzerinden. Bolu'ya geldikten sonra Yedigöller tabelalarını takip etmeniz gerekiyor. Yedigöller pek öyle günübirlik gelinebilecek bir yer değil. Bu yüzden Bolu'da bir gece konaklamak iyi bir fikir olabilir

ABANT Abant tertemiz havasıyla, şehirden kaçmak için ilk akla gelen yerlerden biri. Abant'a gitmenin en kısa yolu ücretli TEM Otoyolu üzerinden. İstanbul'dan gelenlerin Kaynaşlı ayrımından otoyoldan çıkıp, Bolu Dağı'nı tırmanmaları gerekiyor. Dağın bitiminde Abant sapağından giriliyor. 22 kilometrelik yemyeşil yolun sonunda Abant Gölü Milli Parkı'nın girişine geliyorsunuz. İstanbul'dan Abant'a yol yaklaşık 3 saat sürüyor.Kartepe'de son zamanların Bolu yakınlarında ki birdiğer nefes alınacak popüler dinlenme yeri.

AĞVAİstanbul'a 97 kilometre uzaklıkta olan bu şirin beldeye giderken gördüğünüz manzara sizi büyülemeye yetecek. İstanbul'dan Ağva'ya ulaşmak için öncelikle Şile'ye gitmeniz gerekiyor. Şile'ye kadar yol otoban kalitesinde. Daha sonra sahil yolunu kullanarak Şile Çayırbaşı'ndan iki yol ayrılıyor. Sahil yolu, Kabakoz, Akçakese yolunun devamında karşınıza Şuayipli çıkacak, İsaköy dönüşüne geldiğinize Ağva tabelaları size çok yardımcı olacaktır. Şile' den Ağva'ya ikinci yol güzergahı ise;Çayırbaşı'ndan, Teke köyüne giden yolu takip ettiğinizde Teke,Gökmaslı ve İsaköy istikametinin devamında Ağva'ya ulaşabilirsiniz. Ağva'ya ulaşımı otobüs ile yapıcaksanız ise Harem'den kalkan 139 A otobüslerini kullanabilirsiniz. (Detaylı bilgi:Üsküdar: (0216) 334 11 24 - 391 13 47)

ASSOS Kuzey Ege'de her mevsim tatil yapmak isteyenlere uygun yerlerin başında Assos, ya da diğer adı ile Behramkale geliyor.İstanbul'a 380km uzaklıkta ki Assos'a gelirken en iyi yol Yenikapı - Bandırma feribotunu kullanmak ve Bandırma sonrası Balıkesir yolundan devam etmek.

ERDEK Marmara bölgesinde İstanbul'a sadece 2 saatlik uzaklıkta yazın denizi, kışın sessizliği ile sizi kucaklıyacak güzel bir tatil beldesi.

İstanbul'a en yakın yerler;
Kilyos Bahçeköy'den orman yolundan gidiyoruz. Sarıyer'den Kilyos'a kalkan minibüs ve belediye otobüsleri de ulaşım için diğer bir alternatif.İstanbul'dan yaklaşık 45 dakikalık bir mesafede Kilyos.
Şile ise Anadolu yakasında Üsküdar´dan 50 km. mesafedeki şirin ve güzel turistik kasaba.
Polonezköy Avrupa yakasından TEM Otoyolu üzerinden en fazla 1 saatte gidilebilecek . Anadolu yakasında ise yarım saatte Kavacık-Beykoz-Üsküdar sapağından yaklaşık 300 metre sonra yol ayrımında soldan devam ediliyor. Oradan itibaren 12 km yolu Polonezköy'e kadar orman içinde gidiyorsunuz.
Adalar İst'a en yakın hem bedeninizin hem ruhunuzun havasını değiştireck şehrin adeta akciğerleri.Kınalı-Burgaz-Heybeli-Büyükada hangisine gitmek isterseniz isteyin ulaşım için kışın en uygun Bostancı ve Kabataş iskeleleri.Detaylı bilgi www.ido.com.tr de yer alan tarifelerde.

15 Şubat 2007 Perşembe

Seven ve Sevilen herkese duyurulur!!!

Öncelikle herkesin biraz geç de olsa "SEVGİLİLER GÜNÜ"nü kutluyorum.

Bu hafta 14 Şubat bahanesiyle önerilerim her gününü sevgililer günü kıvamında yaşayanlar ve haftasonu kaçamağı yapıp şehirden uzaklaşmak isteyenler için olacak.

Çok yakın ya da birkaç satinizi alacak kısa bir seyahatle havanızın ve kafanızın değişeceği yerlerle ilgili daha detaylı bilgiyi YARIN bloğumda bulacaksınız.

Onun için siz siz olun"geceliyorum"a girmeden sakın ola haftasonu programı yapmayınnn!!!!!!!!!!

21 Ocak 2007 Pazar

Biraz da sanatsal etkinlik lazım ruhumuza

Bir hafta daha hızla akıp gitti....

Bu hafta biraz eğlence biraz kültürel faaliyetlerle geçti,gitti...
Önce hafta ortasında biraz hareket diyerek rock müzik yapan birçok ünlü ismin yabancı şarkıları ve Helldorado konseri ile Radyo Eksen'i 7. Yaşını kutladım.(Aylin'siz doğumgünü olmazz misali:)

Ayrıca İBB Devlet Tiyatroları'nin Muhsin Ertuğrul sahnesinde sahnelenen "Ölümsüz Öykü" adlı oyunu izledim.Anladım ki bir dramada oyuncuların performansı kadar sahne dekorları ve öykücünün ses tonu,anlatışı da(Tomris İncer) 2,30 saat de sürse bir tiyatro oyununu bir tv filmi tadında kolay ve zevkle izlenebilir hale getirmekteymiş.

Tiyatroya uzun zamndır gidememiş bir insan olarak anladımki tiyatronun yeri herşeyden başkaymış ve özlemişim..
İşte bu vesileyle geceler'de eğlenirken kültür-sanat etkinliklerini de unutmayacağımızı özellikle belirtmek istedim.

Blogdaki ilk yazımda şehirde geceleri ilgilendiren her türlü etkinliğe burada duyuracağımı söyleyerek yola çıktığıma göre görsel ve sanatsal etkinlikler olarak gecelerimizi keyiflendiren sinema ve tiyatroyu da görmemezlikten gelemem diye düşündüm.

Belkide sizde uzun zmandır bir film veya oyun izlemeye niyet edip bir türlü fırsat bulamadınız. Ve birileri sizi yönlendirsindiye beklediniz.
İşte buyrun önümüzdeki hafta için size birkaç tiyatro ve sinema önerisi ve size yardımcı olabilecek birkaç link adresi. *

Gecelere akan bir kişi olarak benden nacizane bir öneri ruhunuzun iyiliği için biraz da sanata zaman ayırın, kendinize birşeyler katmanın ve zaman ayırmanın mutluluğunu ve değişikliğini hemen farkedeceksiniz.

Artık mazaretiniz kalmadı dostlar..
HEPİNİZE İYİ SEYİRLER...


*Daha çok tiyatroya gitmeyi ihmal ettiğinizi düşündüğümden çoğunlukla tiyatro öneri ve linkleri koydum

İSTANBUL DEVLET TİYATROLARI ;www.istdt.gov.tr

Çok Yaşa Komedi
Yer: Kadıköy Halk Eğitim Merkezi
Tarihler : 22.01.2007 - 23.01.2007
Telefon: 0216 336 12 00
Nereden Alırım: Atatürk Kültür Merkezi Gişeleri

İyi Geceler Anne
Salon: İBB Şehir Tiyatroları Harbiye Muhsin Ertuğrul Cep Sahnesi
Tarihler: 15.01.2007~30.01.2007-15:00
Telefon: 0212 240 77 20
Nereden Alırım: Atatürk Kültür Merkezi Gişeleri,

Ben Ruhi Bey Nasılım
Salon: İstanbul Devlet Tiyatroları Aziz Nesin Sahnesi
Tarihler: 23.01.2007~28.01.2007-20:00 (27 Ocak Saat 15:00-20:00, 28 Ocak Saat 15:00)
Telefon: 0212 245 25 90
Adres: Atatürk Kültür Merkezi Yanı, Taksim

Sersemler Evi
Salon: İstanbul Devlet Tiyatroları Oda Tiyatrosu
Tarihler: 23.01.2007~31.01.2007- Saat 20:00
Telefon: 0212 245 25 90
Adres: Atatürk Kültür Merkezi, Taksim

Ölümsüzler
Salon: İstanbul Devlet Tiyatroları Cevahir Sahnesi
Tarihler: 24.01.2007~27.01.2007-sAAT:20:00, 27 Ocak Saat 15.00-20:00
Telefon: 0212 380 12 38
Adres: Cevahir Alışveriş Merkezi, Şişli Mecidiyeköy

Ölümsüz Öykü
Salon: İBB Şehir Tiyatroları Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi
Tarihler: 17.01.2007~28.01.2007-20:30:0017-18-19, 25-26 Ocak Saat 20:30, 20, 24 ve 27 Ocak: 15:00-20:30, 21ve 28 Ocak: 15:00
Telefon: 212 240 77 20
Adres: Darülbedayi Cad. No:3 Harbiye

Nazım Hikmet - YaşamakSalon: Akatlar Kültür Merkezi
Tarihler: 22 Ocak2007 Pazartesi Saat 20:30
Telefon: (212) 351 93 84
Adres: Zeytinoğlu Cad. No:8 Akatlar Etiler
Ücret: Tam: 11,50 YTL / İndirimli: 8,50 YTL

III. Riçırd Faciası
Salon: Oyun Atölyesi
Tarihler: 22.01.2007~23.01.2007-20:30
Telefon:0216 345 39 39
Adres: Dr. Esat Işık Cad. No:15 Moda Kadıköy
Ücret: 11 YTL


Ben Eskiden Küçüktüm
Salon: İş Sanat Kültür Merkezi
Tarihler: 19.01.2007~28.01.2007-20:00:0019 ve 23 Ocak Saat 20:00, 28 Ocak Saat 15:00
Telefon: 0212 316 10 83 (İş Sanat)
Adres: İş Kuleleri, Levent İstanbul
Ücret: Tam: 25.00 ytl. İndirimli: 20.00 ytl.

PROFİLO ALIŞVERİŞ MERKEZİ SALONLARI
Dönmedolap
Salon: Profilo Kültür Merkezi
Tarihler: 26 Ocak Saat 20:30, 27 Ocak Saat 15:00-20:30, 28 Ocak Saat 15:00
Telefon: (212) 216 44 00
Adres: Cemal Sahir Cad. 80470 Mecidiyeköy
Ücret: Tam: 26 YTL / İndirimli: 21 YTL
Nereden Alırım: www.ticketturk.com, Ticketturk Çağrı Merkezi: 0212 478 06 00 ve Profilo Kültür Merkezi
Yazan: Eric AssousÇeviren ve Yöneten: Gencay GürünOyuncular: Cihan Ünal, Berna LaçinDekor: Nilgün Gürkan, Ersin Satgan

Ateşin Düştüğü Yer
Salon: Profilo Kültür Merkezi
Tarihler: 27 Ocak Saat 20:30, 28 Ocak Saat 15.30
Telefon: (212) 257 79 36 -37
Adres: Profilo Alışveriş Merkezi Zemin Kat, Mecidiyeköy
Ücret: 25 YTL - Tam: 20 YTL İndirimli: 15 YTL
Nereden Alırım: Biletix Satış Noktaları, Biletix Çağrı Merkezi: 0216 454 15 55, www.biletix.com ve Profilo Kültür Merkezi
Yazan: Tekin Duman
Oyuncular: Levent Kırca, Lale Oraloğlu, Ali Demirel, Mehmet Güney, Ahmet Çevik, Alper Yakıcı, Şevki Çepa, Apo Kaya, Burak Sarımola, Murat Gören, Barış Bağcı, Meltem Özlevent, Dilek Güven, Didem Balçın, Özge O’Neill, Ela Nur Erdoğan, Cüneyt İngiz, Cumhur Pektaş, Ali Can Yarka, Seval Tufan, Nurhan Yılma, Gökhan Kocaoğlu, Atilla Akın, Deniz Türkan, Zuhal Krom, Alpagut Eren, Pekcan Türkeş, Barış Erdoğru, Bülent Demir, Ayşegül Asan, Selim Gül, Hakan Aydın, İlkay Altıntaş, Çağlar Maçkalı, Özgür Dereli, Ayşe ÖzkısaMüzik: Fatih YavuzKoreografi: Pınar AtaerDans Ekibi: Arif Aydınlı, Seda Yasasever, Mustafa Tutuş, Yağmur Ulusoy, Gökmen Kasabalı, Cennet Erdoğan, Harika Onur, Ece Gözmen


http://www.linkdunyasi.com/Sinema_Tiyatro.html
http://www.tiyatronline.com/ytiyatro.htm
http://www.tiyatroistanbul.com/
http://www.tiyatrooyunevi.com
www.istanbul.net.tr
http://www.tiyatro-z.com
http://www.bigglook.com
http://www.webzirve.com/
http://www.sinema.com/index.aspx

16 Ocak 2007 Salı

Beni bu Doğumgünleri mahvetti:))

Evet haftasonları sizler için yeni mekanlar gezmeye devam ediyorum...

Bu haftasonuda bir arkadaşın doğumgünü dolayısıyla Cihangir taraflarındaydım.

Çok sevdiğim bir lise arkadaşımın doğumgünü de olsa, sözkonusu olan 30 yaş olunca ve taaaaaaa 5 ay sonraa beni de etkileyecek olan bu 30 yaş gerçeğini bana daha Ocak itibariyle hatırlatması bakımından aslında arkadaşa biraz bozuldumm dermişimmm:))

Duruma uygun olarak 30 yılda biriktirdiği üm dostlarını mümkün olduğunca biraraya getirmek istemişti. Birçok değişik gruptan arkadaş olunca aslında olan doğumgünü sahibine oldu.Herkesi mutlu etmek,yalnız bırakmamak için masada sürekli olarak yer değiştirmek zorunda kaldı.Ama geceyi yorgun ama bir o kadarda mutlu kapattığından şüphem yok.

Bende liseden uzun zamandır görmediğim arkadaşları o gece görme fırsatı buldum. Eski Fotoğraf Cafe diye bilinen şu anda SALON adıyla işletilen güzel ve sakin bir mekanda toplandık.Yemekler ve sohbet çok güzeldi.

Ama pasta kesilipte saatler 24.00'ü vurduğunda bizde modern Cinderallalar olarak mekan ve mod değiştirmemizin vaktinin geldiğine karar verdik. Yerimiz Cihangir olunca yeni açılan eski Zürih otelinin 8. katındaki ELA'ya bir bakmanın en uygun ve yakın yer olduğuna karar verdik. (Bir başka deyişle Leyla'nın yanı)Ama inanın mekana girmekte zorlanırken bu kararı biz dşünürkene pekçok kişinin uygulamış olduğunu gördüm.

Müzikler güzeldi ama ilk saatlede hınca hınç dolu mekanda dans etmek de ayrı bir hüner istiyordu.Saatler ilerledikçe mi yoksa alkol kana karıştıkça mı bilmem benim ritmim arttı mekanda genişledi sankim:)

Kısaca çok keyifli bir gece geçirdim ve oradan 04.00 gibi çıktığımızda GECELİYORUM diyen biri için çorba içmeden geceyi noktalamanın ayıp olacağını düşünüp en yakın çorbacıda aldık soluğu hatta cila olsun diye birde lahmacun yedim.(Valla pişman değilim dostlar sefam olsunn oh ohhh:)

Gecenin en tatsız kısmı heralde Cihangir'den Nişantaşı'na o saatte 45 dk. gibi rekor bir zamanda varabilmemdi. Bütün barların çıkış saati olunca sağolsun İSt.'un bütün taksileri Sıraselviler girişinde toplanıyorlar ve 1 sıra araç kuyruğu oluşturdukları için biz Cihangir'den gelenlerin Taksim meydanına varması 40 dakikayı buluyor.

Heralde yetkililerimiz eğlenmeye gidenler dönüş yolunda uyuyabilsin diye bu duruma hiç ses çıkarmıyorlar diye düşünüyorum.

Kısacası böyle geceler sonunda eve vardığımda gerçekten yatağımı özlemiş oluyorum.Belkide bu özlemi yaşamak için eğlenmeye çıkıyorumdur ne dersiniz???

Neysee...Herkese iyi haftalar......

12 Ocak 2007 Cuma

HAFTASONU ÖNERİLERİ 1

Madem haftabaşından beri sizleri rakı&balık diyerek balığa özendirdim.

Bu hafta ilk haftasonu önerilerim de sizlerle damak tadıma uygun,hizmetinden memnun kaldığım balık restoranları paylaşacağım.

Sizlerinde farkedeceği gibi benim için balık yemek demek boğaz demek olduğundan ve Avrupa çocuğu olduğumdan şimdiden Anadolu yakasında oturan arkadaşlardan özür dileyerek bu haftasonu onları bizim tarafa davet ediyorum.

Önerilerimden birinde balık keyfi yaşamaya karar verirlerse pişman olmayacaklarının da altını özellikle çizmek istiyorum.


ŞATO RESTORAN Benim favori balık mekanım diyebiliirm.Rumelikavağının ucunda önünde kumsalı,denizi ile sizi biranda İst.'dan uzaklaştıran amacı fazla kalabalık olmayan bir mekanda,sohbet ederek lezzetli deniz ürünleri yemek ve denizi seyretmek olanlar için ideal kanısındayım.(Fiyatlar da sizi diğer balık restoranlarından daha az üzecektir ama tabii benzin parası ile denk gelmesi de mümkün:)

Sırasıyla ALİ BABA,SET BALIK,İSKELE RESTORAN,KIYI RESTORAN,MAVİ BALIK boğaz kıyısındaki diğer balık restoranı tercihlerim Ortaköy'e vardığımızda hem ortamı hem balıkları ile İLHAMİ'NİN YERİ dir ilk tercihim.

CİBALİ BALIKÇISI ve Tünel'de ASMALI MESCİT BALIKÇISI da Boğaz dışında balıkları,hizmeti ile aklımda yer eden rakı&balık (keyfinize göre şarap ya da kolada olabilir yasak değil:)yeme keyfini gerçek anlamda bana yaşatan yerlerdir.

Ama sadece balık yemek ise amacınız artık herkesin bildiği Arnavutköy'de ki ADEM BABA ilk tercihtir.

Hemen mekanlarımızın teleFon bilgilerini vereyim ki geç kalmadan rezervasyonunuzu yaptırın.

ŞATO (0212)2423778
ALİ BABA (0212)2620889
SET BALIK (0212)2620411
İSKELE RESTORAN (0212)2623549
KIYI RESTORAN (0212)2620002
MAVİ BALIK (0212)2655480
İLHAMİ (0212)2608080
CİBALİ BALIKÇISI (0212)5332846
ASMALI MESCİT (0212)2513939
ADEM BABA (0212)2632933(REZERVASYON YOK)

Bu arada restoran da balığınızı seçerken de dışardan satın alırken de balığın tazeliğini anlayabilmeniz için dikkat etmeniz gereken şeyler de şunlar;

1. Taze balığın eti serttir
.2. Derisi, pulları ve gözleri parlaktır. Pulları saydamdır ve kolayca kopmaz. Bulanık ya da renksiz deri, balığın bayat olduğuna işarettir.
3. Taze balığın solungaçları kırmızı renkli, parlak ve nemlidir. Bayat balığın solungaçlarının rengi ise, turuncuya dönüktür.
4. Taze balık suya bırakıldığında, dibe çöker.
5. Taze balığın karın derisi de çok parlaktır.
6. Balığın kasları sıkı ve elastik ise taze, yumuşamış ise bayattır.
7. Balık, avlandığı su kokusunda ise, tazedir.
8. Balıkları tanımak ve bir balığın hangi ayda daha lezzetli olduğuna dâir bilgilere sahip olmak, doğru balığı almanızı sağlayacaktır. (bu bilgiyi bir önceki yazımda zaten vermiştim arkadaşlar:)

Valla benden balık önerileri şimdilik bu kadar.
Zaten bir balığı pişiripte yedirmediğim kaldı galiba canlarımm:)

Şimdiden size AFİYETLER OLSUN!!Hepinize iyi haftasonları....

Haftasonu GECELEYECEKLER yalnız değilsiniz!!!!!!

Sizden gelen istekler doğrultusunda haftasonları GECELEMEYE niyeti olan dostlara kendimce nacizane önerilerim olacak.

Bu sayede haftasonları nereye gitmeli diye uzun uzadıya düşünmenize gerek kalmayacak. Ben düşüneceğim siz sadece seçim yapacaksınız.

Bunun için cuma sabahları bloğumu tıklamanız yeterli olacak.

Önerilerimi dinleyin pişman olmayacaksınız dostlar:))

7 Ocak 2007 Pazar

HANGİ AYDA HANGİ BALIK YENİR?

Madem daha önceki yazımda Rakı&balık tan bahsettim ve ağızları sulandırdım ve herkes soluğu bir balık lokantasında aldı.

O zaman lokantaya gittiğinizde tamam içeceğiniz belli ama garson size "balık olarak ne alırsınız?? sorusunu sorduğunda da vereceğiniz cevaba yardımcı olmak boynumun borcu diye düşündüm.

Aşağıda hangi ayda hangi balığın daha lezzetli,yağlı ve daha ucuz olduğu bilgilerini bulabilirsiniz

Bu arada küçük bir hatırlatma yapayım kültür adı altında levrek ve çuprayı restoranlarda her mevsim denizde avlanan dostlarından daha ucuza yeme şansımızda var.

Hadi o zaman bol bol balık yiyip,fosfor alıyoruzz,zihni açıyoruz (çok zeki olmamak için rakıyla braz kapıyoruz tabii:)ve 2007'ye bomba gibi giriyoruz.


OCAK
Uskumru, lüfer, palamut, istavrit lezazetlerini muhafaza eder. Kefal ve hamsi tam yağlı durumdadır. Çinekop, kofana, minakop boldur. Midyenin mevsimi başlamıştır. Tekir, kırlangıç bolca avlanır.

ŞUBAT
Bu ayda Kalkan mevsimi başlar, mayıs sonuna kadar devam eder. Tekir bol çıkar. Uskumru, lüfer, palamut yağını kaybetmeye başlar. Gümüş balığı, kefal, derepisisi, minekop, midye lezzetle yenir.

MART
Kefal, levrek ve kalkanın en lezzetli zamanıdır. Uskumru ise çiroz olmaya başlar.

NİSAN
Kalkan lezzet bakımından yine başta gelir ve en bol zamanıdır. MErcan, levrek, kılıç, kırlangıç bolca çıkmaya başlar. Dolayısıyla diğer aylara göre bu ayda balık daha boldur.

MAYIS
İstakoz, levrek, barbunya, dilbalığı, tekir, kılıç, kırlangıç, pavurya, karides, iskorpit zevkle yenir. Kalkan yavrusu ve gelincik çıkmaya başlar.

HAZİRAN
Bu ayda balıklar az tutulur, geçici olarak Karadeniz'e yazlığa gitmişlerdir. Dip balıkları da yumurtalarını dökmüş olduklarından dolayı dağınık gezerler. Bu sebeple haziran ayı verimsizdir.

TEMMUZ
Sardalyanın mevsimi başlamıştır. Ekim ayı sonuna kadar lezzetini devam ettirir. Tekir, barbunya yine nefasetini devam ettirir. Istakoz, pavurya, böcek bolca çıkar.

AĞUSTOS
Çingene palamutu mevsimi açar. SArdalya, kılıç, mercan, sinağrit, ıstakoz ve pavurya yine nefis lezzetlidir.

EYLÜL
Sardalya, kılıç nefasetini devam ettirir. Palamut irileşmiş olup çeşitli yemeği yapılır. Lüfer, kolyoz, izmarit, kırlangıç bolca çıkar.

EKİM
Geçici balıkların yazın Karadeniz'de beslenip Marmara'ya dönüşe başladığı aydır. Bu, balığın her çesidinin bollaşması demektir.

KASIM
Ekim ayındaki balıkların bolluğu ve lezzeti devam eder. Pisi'nin en nefis olduğu aydır. Torik akışa başlar, lakerdası yapılır.

ARALIK
Uskumru, lüfer, palamut, torik yağlı olduklarından her türlü yemeği yapılır. Tekir boldur; hamsinin de tam lezzetli zamanıdır.

"RAKI&BALIK" Keyfi..

Evet bu hafta yeni yıla girmenin ve tatil rehavetinin ardından cumartesi akşamı bir organizasyon yapamam diye düşünürken reddedemiyiceğim bir ikiliyi de kapsayan (RAkı-Balık)hoş bir teklif aldım.

Ben Avrupa çocuğu olarak genelde bu ikiliyi boğaz kıyısındaki restoranlarda hoş bir muhabbet ile şenlendirerek almayı tercih etmişimdir..

Ama dedim yaaa Caddebostan'da ki gidilecek mekanın ismi de Rakı&Balık olunca ve dostlardan birinin de doğumgünü söz konusu olunca soluğu karşı tarafta aldım.

Ulaşımı çok kolay olan mekan şirin ve sade bir yer. Zaten Caddebostan sahilinden geçip te benim gibi RAKI-BALIK kelimelerini ayrı düşünemiyenlerdenseniz mekana göz aşinalığınızın olmaması mümkün değil.

Mezeler,balık köftesi, balıklar ve servis için diyecek söz yok doğrusu ama gürültü,sigara dumanı inanın insanı tutuyor. Diyebilirsiniz ki bu her mekanın başlıca sorunu ama epeydir ben bu kadar başımı ağrıtan ve boğazımı yırttığım bir mekanda bulunmamıştım.Gürültüden ne mekanda fasıl havası yaratmak için gelen çalgıcıların ne çaldığını duyup eşlik edebiliyorsunuz ne de birbirinizin ne konustuğunu anlayabiliyorsunuz.

Umarım bu konulara biraz daha özen gösterip,çözüm yaratmaya çalışırlarda mekanda 4/4'lük bir ziyafet çekme imkanımız olur.

Ben yinede son olarak derim ki rakınız, balığınız,mekanınız neresi olursa olsun farketmez yeter ki masanızda bunları paylaştığınız dostlarınız ile muhabbetiniz hoş olsun,güzel olsun.

Hepimize afiyet olsunn:))

3 Ocak 2007 Çarşamba

Bir Yılbaşı gecesinin ardından!!

Geceleri yorumlaması gereken bir kişi olarak yılbaşına çoğu insanın söylediği gibi evde PTT(Pijama,Terlik,Televizyon) şeklinde girmem beklenemezdi. Sırf sizleri dışarının havasını vermek adına ne ev partilerini geri çevirmek zorunda kaldım dostlar:)Hepsinden bu vesileyle özür diliyorumm:)

Size daha evvel ki yazımda biraz merak ettirmiştim.
Çünkü 2007 yılına değişik bir mekanda değişik tatlar deneyerek girdim.

Öncelikle şunu söylemeliyim ki umarım bütün sene hayatımda olacak değişikliklerde burada ilk kez tattığım yiyecekler kadar tatlı olur.

SAF adlı mekan bana her sene yaşadığımdan daha sağlıklı bir yılbaşı da yaşattığı kesin.Son derece sağlıklı ama bir o kadarda lezzetli ürünler sunan mekanda sigara içilmemesi bence en çok hamile ve yemek yerken sigaranın kokusuna bile dayanamayan kişileri mutlu edecektir.

Ateş gösterileri ile yeniyıla girdiğimiz Tünel'de perşembe günü açılan restoranla ilgili ilerleyen günlerde daha fazla bilgi aktaracağım sizlere ...

Beyoğlu'na gelip yeni yılı tek mekanda geçirecek değildim tabiiki..
İlk saatlerde meyhanelerde insanlar neler yapıyor deyip şöyle tünelde kısa birkaçmekana ugrayıp arkadaşlarımızın gönüllerini aldıktan sonra Fransız Sokağı(yeniden Cezayir sokağı mı demeli bilemiyorumm ama)girişindeki CEZAYİR'de düzenlenen partilere uğrayarak geceyi noktalamaya karar verdik.

İçimde yeni bir yıla girmenin umutları,beklentilerinden doğan bir heyecan kaynaklı mı yoksa sadece gecenin ve bir yaş daha yaşlanmanın verdiği yorgunluktan mı karar veremediğim bir ağırlık ile eve döndüm.

Ve yatmadan evvel tek hatırladığım "2007 BENİM YILIM OLACAK "diye mırıldanan sesimdi....

Herkese tekrar MUTLU YILLARR!!!

2 Ocak 2007 Salı

Yeni Yılınız Kutlu Olsun!

Yılbaşına yeni bir mekanda girdik. Detayları yakında burada yazacağım. Beni izlemeye devam edin sevgili okuyucularım.

Bayramınız kutlu olsun!